Günümüzde ebeveynler çocuklarıyla vakit geçirmenin önemini ve bu süreyi geçirmediğinde doğacak etkileri çeşitli kaynaklardan okuyor ama tam anlamıyla uygulamaya geçemiyorlar. Bugünün zorlu yaşam şartları eşlerin birbirine yeterli zaman ayırmasını zorlaştırıyor.Oysa insanların yakınlarına ayırdığı zamanın yani; eşin eşe , annenin çocuğuna, babanın çocuğuna, arkadaşlara, akrabalara ayrılan sürenin ruh sağlığına çok iyi gelici bir yanı vardır ve gelişmesi olası sorunlar için önleyici bir nitelik taşır. Başkalarına olduğu kadar kişi kendine de vakit ayırmalıdır. Ancak kendine vakit ayırırken dozu aşıp bencilik ve sorumluluklardan kaçma boyutuna getirmemesi gerekir.
Ekonomik şartların gerektirdiği zorluklar, çok hızlı ve yoğun tempolu iş hayatı beraberinde gelen evlilikle birlikte genişleyen sorumluluklar kişileri zamanı daha etkin kullanmaya zorluyor. Zamanın etkin kullanımı ise öğrenilebilir bir şeydir.
Yoğun tempo insanları bir süre sonra o kadar yorgun ve bitap düşürebilir ve öylesine sinsi ilerleyebilir ki bir an kendinizi o hıza kaptırıp fark edemeyebilir ve “şimdi ne yapacağım?” diyebilir, en sonunda da sırtınıza binen yükle öylece kalabilirsiniz.İşte bu, önceliğinizi işinize verip kendinize ve yakınlarınıza zaman ayırmayışınızın ağır bir bedelidir. Onlara zaman ayırarak yeterli sevgi yatırımı yapmadığınız için kendinizi tıkanmış ve çaresiz hissettiğinizde ihtiyacınız olan sosyal destekten de yoksun kalarak iyice yalnızlığa terk edilebilirsiniz.
Ya eşiniz? Aynı hayatı bir ömür boyu paylaşmak için söz verdiğiniz eşiniz ona vakit ayırmanıza, üzüntü ve mutluluklarının paylaşılmasını istemeye layık değil mi? Kendi tıkanmışlığınızın yanına bir de eşinizin yakınmaları da eklenmiş olacak.
Peki çocuğunuz? Kendisine vakit ayırmayan çok sevdiği anne ve babasının sık sık tartıştığını , bağırıp çağırdığını duyan çocuk sizce ne hisseder? Yaşı gereği psikolojik açıdan olgunlaşmamış çocuk;anne ve babası ona vakit ayırmadığı için onlara kendini kapatır ve hırçınlaşır. Çünkü kendini tedirgin ve güvensiz hisseder. Bu noktadan itibaren telafisi daha da zor bir süreç başlar.Çocuklukta yaşanan deneyimler yetişkinliğe de taşındığı için maruz kalınan olaylar, şiddet, ihmal, ilgisizlik, baskı, ceza, kendini özel hissedememe gibi çeşitli olumsuz şartlar çocuğun hayata, olaylara, insanlara bakışını yaşantılarına göre olumlu ya da olumsuz olarak etkiler.
Sadece akşamları görüyorum kaygısıyla çocuğun her dediğini yapmak ve şımartmak doğru değildir. Geçirilen süre tatmin edici, güven verici ,sizin ve çocuğunuzun yakınlık ihtiyacını giderici olmalıdır.Aksi taktirde disiplinden uzak, nerde nasıl davranacağını, sınırını bilmeyen, tatminsiz ve mutsuz çocukların yetişmesine ortam hazırlamış olursunuz.Bu yüzden önce ebeveynler olarak sizler ruh sağlığınıza dikkat etmeli ve bu konuda kendinizi olabildiğince geliştirmeli ki çocuklarınıza da etkisinin yetişkinlikte de hissedileceği sağlıklı bir çocukluk dönemi geçirmesini sağlayabilesiniz.Her çocuğun, anne ve babasıyla keyifle beraber olmaya ihtiyacı vardır.Öyleyse zaman kaygılanma değil, harekete geçme zamanıdır.